Trinidad Gezi Notları

Che’nin anıt mezarından sonra Trinidad için yola koyuluyoruz. Yol boyunca köy ve kasabalardan geçiyoruz. Rehberimiz Trinidad’a giderken köyde bir ilkokulun idarecileriyle konuşup içeri giriş izni alıyor. 5-11 yaşları arasında olan köy okuluna giriyoruz. Türkiye’den geldiğimizi anlatıp küre üzerinde gösteriyoruz. Türk bayraklarını dağıtıyor fotoğraflar çekiyoruz. Geziye katılan ekip gezi öncesi bilgilendirme ve daha önceki Küba gezginlerinden ne gibi armağanlar getirilmesi gerektiğini öğrenmiş. Elimizde çok sayıda kalem, kırtasiye malzemesi başta olmak üzere çeşitli armağanlar var. Getirdiğimiz diğer tüm armağanları burada dağıtıyoruz.

Trinidad Latin Amerikan’ın en eski şehirlerinden. Unesco tarafından koruma altında. Şehrin isminin ilginç bir tarihi var. Colomb, yeni bir yer keşfettiğinde şehrin adına, baba, oğul ve kutsal ruh isimlerini vereceğini söylemiş. Cristof Colomb’un okyanusu geçip çıktığı ilk kara parçası da Trinidad olmuş. Kelime anlamı İspanyolca üçleme anlamına geliyor. Şehir rengârenk boyanmış tek katlı evlerden ve Arnavut kaldırımlı sokaklardan oluşuyor. Burası Havana’ya nazaran daha sıcak. Sıcaklık insanlarına da yansımış durumda. Küba’nın gelir kaynağı şeker kamışı olmuş, Trinidad ise bu açıdan daha ileriymiş ve bu nedenle daha zengin bir şehir olmuş. Zenginliğinin kaynağı da, yasa dışı işler, köle tacirliği ve şeker fabrikaları. Bu nedenle de evler Küba geneline göre daha güzeller. Karayipler bölgesinin en iyi korunmuş ve en eski şehri Trinidad, 1988 yılında Unesco tarafından dünya miras listesine alınmıştır. Küba bayrağında yer alan Tocororo kuşu ise yine bu bölgedeki ormanlar içinde yaşamını sürdürmektedir.

Şehri ve ara sokakları gezerken İspanyol mimarisinin göze çarpmaması imkânsız. Küba’nın en iyi korunmuş kolonyal mimarisine sahip şehridir. Arnavut kaldırımlı sokakların etrafına kurulu renkli evlerin önünde oturan ev sahipleri günlük işleriyle meşguller. Sokaklar dar olduğundan araç girememekte, bu yüzden şehrin sokaklarını gezmek için en iyi yol yürümek. Sokaklarda yürürken görülen “gerçek yaşam” paha biçilmezdi. O duruluk ve gerçeklik etkileyiciydi. Hırsızlığın olmadığı bir yerde, kapısı açık evlerde, insanlar televizyondaki müzikli programları sallanan sandalyelerinde uyuklayarak izliyorlardı.

Görülecek Yerler

MUSEO ROMANTİCO

Tarihi eşyaların sergilendiği müze zamanında İspanyol kont Nicolás de la Cruz Brunet’e âitmiş. 1740 yılında yapılan ev 1974 yılında müzeye çevrilmiştir. Müze içindeki kuleye çıkıp manzara fotoğrafı alıyoruz. Müzenin içindeki 1.5 tonluk mermer küveti de görmeyi ihmal etmiyoruz.Plaza Mayor’da, kilisenin hemen yanında bulunan bu müzenin içinde ne var diye soracak olursanız, “pek de bir şey yok” cevabını verebilirim. Mobilya ve porselen koleksiyonlarını görebileceğiniz bu müzeye girmeye gerek görmüyoruz.

TRİNİTY KİLİSESİ

Plaza Mayor’da bulunan şehrin en büyük kilisesi. Söylenene göre, tamamlanma sürecinde özellikle maddi anlamda sorun yaşandığı için mimari açıdan biraz tuhaf bir halde.  Sonradan tamamlamak ve düzeltmek istemişler, ancak bu sefer de UNESCO’nun listesine girmiş bulunduğu için üzerine oynamalarına izin verilmemiş. Plaza Mayor’a ulaştığınız da görmemeniz mümkün olmadığı için yerini tarif etmeye gerek yok sanırım.

CASA DE LA MUSİCA TRİNİDAD

Trinidad’da akşam turistlerin de, lokallerin de akın ettiği yer olan Casa de la Musica, Plaza Mayor’un hemen dibinde bulunan merdivenlerin tepesine çıktığınızda karşınızda göreceğiniz, dans eden insanlarla dolu, rom içerikli kokteyllere boğulacağınız, oldukça eğlenceli bir açık hava mekânı denilebilir.

MUSEO NACİONAL DE LA LUCHA CONTRA BANDİDOS.

Haziran 1984’ten beri müze olarak kullanılan Haritalar, silahlar ve ülkenin bağımsızlık mücadelesinin anlatıldığı fotoğrafların sergilendiği bir müzedir. Kentte çokça ziyaret edilen yerlerden birisidir.

PLAZA MAYOR

18.yüzyılda şeker ve köle ticareti ile zenginleşen toprak sahiplerinin evleri bu meydandaymış. Devrimden sonra bu mülklere el koyan Fidel, evleri tematik müzelere çevirerek halka açmış. Ayrıca şehirdeki popüler restoran ve barlar da burada bulunmaktadır.

Trinidat’taki otelimiz sahile yakın ve güzel bir plajı olan yerdi. Erken saatte geldiğimiz için denize girenler oluyor. Akşama, sadece bu bölgeden çıkan ıstakozu tatmaya gidiyor ve keyifli bir müzik eşliğinde yemeğimizi yiyoruz…


Trinidad Gezi Notları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bill Clinton'un Yanındakini Tanıdınız mı?

Dua Lipa'dan Challenge Accepted Desteği