İki kadın, iki Adalet Bakanı ve tetikçi medya

CHP’nin, “128 Milyar dolar nerede?” kampanyasının bunalttığı günlerdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bakanlar birbiriyle çelişen açıklamalar yapıyor ama bir türlü Merkez Bankası rezervlerinin nasıl olup da eridiğine mantıklı bir izah getiremiyorlardı.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında “CHP’nin 128 Milyar dolar yalanı” başlıklı bir video izletti; orada gazeteci Sedef Kabaş’ın TEDX konuşmasından kısa bir kesit de yer alıyordu.

Erdoğan, milletvekillerine döndü, adını vermeden onu farklı bir yere konumlandırdı:

“İşte Kılıçdaroğlu’nun rehberini öğrendiniz mi? O bayan. ‘Büyük söyleyeceksiniz’ diyor. O da ‘Emredersin’ diyor ve büyük söylüyor.”

Erdoğan, açıkça onu hedef gösteriyor, Kılıçdaroğlu’na yalan söylemesini öğütlemiş gibi sunuyordu ama söyledikleri doğru değildi. Sedef Kabaş ne Kılıçdaroğlu’nun akıl hocasıydı ne de yalan söylenmesini öneriyordu. Sedef Kabaş’ın 2018 yılında yaptığı “algı ve gerçekler” başlıklı konuşmasındaki cümleleri bile isteye çarpıtılıyordu.

Sedef Kabaş orada tam tersine gerçeği örtmek için kullanılan algı tekniklerini anlatıyordu. Sözünü ettiği tekniklerden biri de Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in “Büyük ve basit yalanlar söyleyin” sözleriydi. Sedef Kabaş, bu tekniklere inanmamak gerektiğini vurguluyor, sözlerini “En büyük tehdit beyinlerin işgal edilmesidir. Aldanmayalım, aldatmayalım. Gerçeğin peşinde olalım” diye tamamlıyordu.

Ama Erdoğan’ın sözlerini sorgulamadan manşetlere çıkaran iktidar medyası, Sedef Kabaş’ı o günden itibaren hedef tahtası haline getirdi. Sedef Kabaş, Erdoğan’ın sözlerinin “kara propaganda malzemesi yapıldığını”, kendisine iftira atıldığını savunsa da iktidar yanlısı televizyonlar, siteler ve gazetelerin oluşturduğu koro karşısında sesi duyulmadı.

Bağımsız ve eleştirel medya da onun sözlerini doğru biçimde yansıtma yönünde çaba harcamadı. İktidar medyası, Sedef Kabaş’a “Büyük yalanlar” söylenmesini savunan biri olduğu yaftasını yapıştırmakla kalmadı, sık sık çeşitli vesilelerle de gündeme getirip durdu.

Onu cezalandırmak için aradıkları malzemeyi de Sedef Kabaş’ın Tele1’de katıldığı programdaki konuşmasında buldular; “Çok meşhur bir söz vardır. Taçlanan baş akıllanır diye. Ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır. Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz. O saray ahır olur.”

Suç duyurusu işleme konulmadı
Bu sözlerin sosyal medyada yayılmasıyla birlikte ilk atış, Takvim gazetesinden geldi; “Hoşt... Sedef Kabaş Cumhurbaşkanı’na hakaret etti savcıları göreve çağırıyoruz. Sedef Kabaş hesap verecek!”. Bu haberin ardından iktidar yanlısı diğer medya kuruluşları ve AKP’li siyasetçiler hücuma geçti.

Sedef Kabaş’a peşin hüküm biçenlerden biri de dönemin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’dü. “Haset ve nefretten doğan bu hadsiz ve hukuksuz ifadeler, milletin vicdanında ve adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacaktır” dedi. Aynı zamanda Hâkim ve Savcılar Kurulu Başkanı olan Bakan Gül’ün bu sözlerinin ardından savcı Türkşad Kunthan Uçuk hemen harekete geçip Sedef Kabaş’ı gözaltına aldırdı. Hâkimlerin de böyle bir müdahale sonrasında farklı bir karar vermesi beklenemezdi; tutuklandı ve tam 49 gün cezaevinde kaldı. 

İlk duruşmada “Cumhurbaşkanına hakaret”ten 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı ve salıverildi. Ama 49 gün cezaevinde kalmış, peşinen cezalandırılmış oldu. Avukatı Uğur Poyraz, Bakan Gül hakkında suç duyurusunda da bulundu. Heyhat! İşleme bile koymadılar dilekçeyi…

Makalenin Devamını Okumak İçin Tıklayınız #usnews #amerika
İki kadın, iki Adalet Bakanı ve tetikçi medya

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bill Clinton'un Yanındakini Tanıdınız mı?

Dua Lipa'dan Challenge Accepted Desteği